Denge Esenterk / 



 
İlkokuldayken henüz internet yoktu. Okula giderken tırnakların ve saçların kontrol edildiği, fiziksel şiddetin yerleşmiş bir rutin olduğu yıllardı. Bir taraftan bağırırken nefesimiz bitmeden başkasını ebelemeye çalıştığımız ve birbirimizden tekme yememek için kendimizi kolladığımız eğlencelerimiz vardı. Eğlenceli kaçış yıllarıydı.

Bir diğer eğlence de arkadaşınıza ‘sen solak mısın, salak mısın?’ diye sorup ‘salağım’ yanıtını alınca bayılana kadar gülmekti. O zamanlar politik doğru diye bir şey yoktu. Daha sonraları gerekli gereksiz her şey yüzünden kendimizden utanmak zorunda kaldık. Böyle bir arkaplanla ben de Türk Dil Kurumu’na (TDK) bu konuda şu soruyu sordum: Sol elini kullananlara solak dendiğine göre sağ elini kullananlara ne denmelidir?




TDK’nın yanıtı mantıksız ve küstahçaydı. Dönemin TDK başkanına göre böyle bir kelimeye ihtiyaç yoktu. Dil onu kullanana aitti ama benim ihtiyaçlarımın bir önemi yoktu. TDK başkanı ihtiyaç duymuyorsa ihtiyaç duyulmamalıydı. İlkokuldaki bütün sınıf arkadaşlarımın nefret ettiği şeyi yaptım ve bu mantıksız gerekçeyi sorguladım, ancak aradan yıllar geçmesine rağmen hala cevap alamadım. Sorgu sürecimi sizlerle paylaşayım, biraz alıştırma yapalım.

Türkçe’de ‘-ak’ ve ‘-lak’ diye yapım ekleri var. İlki batmak’tan batak, akmak’tan akak, yıkanmaktan yunak, sığınmaktan sığınak. Tahmin ettiğiniz gibi bu ek daha ziyade bir yerin özelliği üzerinden tanımlanmasıyla adlaşmasını sağlayan bir yapım eki. Battığın yere batak, suyun aktığı yere akak, yıkanılan yere yunak, lokmanı yuttuğun yere yutak, yattığın yere yatak, sığındığın yere sığınak ve yığıntı yaptığın yere yığınak. Sadece yer değil bazı nesneler de işlevinden adlaştırılabilir. Elek gibi.

-Lak eki ise (benim tahminim -lık’ın bir varyantı olarak) -ak gibi adlar oluşturuyor, otlak, avlak, yazlak (bugün yayla), kışlak gibi (bugün kışla), hem de bir özelliği sıfatlaştırıyor, cavlak, parlak, torlak, tırlak. Aslında saydığım tüm bu ekler iyelik ilişkisi kuran ekler olmalı.

TDK’nın yanıtında savunduğu gibi, böyle bir ihtiyaç yoksa başka dillerde neden türetilmiş? İngilizler TDK’nın duymadığı ihtiyacı duymuş ve sağ elini kullananlara right-handed demişlerdi. Üstelik bu sol elini kullanan left-handed kelimesinden aşırma bile olsa çok mantıklıydı.

Yetmedi Almanca’da rechtshändig, Rusça’da pravşa, sağ elini kullanan anlamına geliyor. Şimdi birkaç örneği aşağıda veriyorum.

Burada dilin üretilme şekline girmek istemiyorum ama normal olmayan bir şey var Türkçede ve sözlük hazırlayan kurumda. Artık önemi yok. Sözlük bilimi (lexicography) diye bir şey var. Sözcükler nasıl seçilir, hangisi sözlüğe girer, hangi hali girer. Artık sözlük yok. Google var. 




Batı dillerinin hemen hepsinde ‘sağ’ kelimesi ‘doğru’ kelimesiyle eşsesli (dekstra, recht, right, pravo) iken İspanyolca’da zurdo aynı zamanda ‘eşcinsel, hilkatgaribesi’; diestro ise aynı zamanda yetenekli, tercih edilen anlamlarına da geliyormuş. İtalyanlar ise solak yerine ‘yetersiz, noksan, kötü niyetli’ anlamına da gelen mancino demeyi tercih etmişler. Hadi bunları boş verdik, bunlar uzak ihtimal. Batı dillerinin arkaplanıyla Türk dilinin arkaplanı aynı değil. Şu halde Türkçe’ye benzeyen dillere bakalım.



Solagay benzeri kelimeler kuzey Türk lehçelerinde (Tatarca ve Kıpçakça gibi) solak demekmiş. Eski Oğuz Türkçesinde solamuk olarak kullanılıyormuş. Bu dillerde de ‘ong-akay’ benzeri orijinal bir kelime yok fakat ihtiyaç varmış ki ‘sağ kollu’ diye kelime türetmişler. Buradaki oŋ kelimesi sağalmak anlamındaki onmak ile aynı kelime. Buradaki Tatarlar Moğollar değil, sonradan  politik sebeplerle Tatar adını sahiplenen Kıpçak Türkleridir.

Türkmence’de Solak için kullanılan galan sözcüğü nerden geliyor ben bulamadım ama Selendi’ye giderseniz “bundan sonra” anlamında günlük dilde kullanıldığını işiteceksiniz.

Macarca solak aynı zamanda işe yaramaz, sakar anlamlarına gelirken, sağ elli kişiler ise becerikli, kullanışlı varsayılmış.

Türkçe’nin cinsiyetsiz ve sondan eklemeli olması aslında evrensel dil olma özelliği de sağlıyor. Fakat görselde de görebileceğiniz gibi TDK bu konuda henüz bir değişiklik yapmış veya yanıt vermiş değil.


Öte yandan Google sağlak kelimesini lügatına eklemiş görünüyor.



Bu durumda birkaç sorum var.
-          Dil kurumunun bulduğu gerekçe doğru nedensellik taşıyor mu? Değilse doğru nedensellik nedir? Yoksa sadece bürokratik sürecin bir sonucu muydu bana yazılan ilgi cevap?
-          Bu konuda benim bilmediğim bir konu yorum var mı bilmiyorum. Türkiye’deki dil ve edebiyat akademisyenleri neyi tartışır? Bilen varsa katkıda bulunabilir.
-          Türkçe gibi evrensel analitik değerlere uygun (kelimelerde ve cümle yapısında cinsiyet bulundurmayan, pejoratif kullanımlar harici ırkçı tabirlerin batı dillerine kıyasla kısıtlı kaldığı) bir dile terminoloji geliştirilmemesi TDK başkanının ihtiyacına mı bağlı kalmalıdır? Yani anadili Türkçe olmayıp Türkçe öğrenen insanlara ‘sağ elini kullanan’ şeklinde öğretmeye çalışmak akılcı mı?