Özgür Göreçki / 




herkatta aradığım incil kopyası genelini karnından kesilmiş
istanbulun istanbul yerlerinden öpüşüp öpüşüp 
bana bir eldiven hediye edilmişti kum olmasın diye gözlerim
bana bir şeyler olduğu yerde kalan insanların ardından
beklemek ağzında sigarayla da olabilir anladık herkesin boynu var 
elmu daire yapıp tutan o şank bittiğinde, o her çalan müziğin adını bilen
karayollarında ilerleyen araçların içinde bir de utanmadan 
denildi ki kedilerin üstünü örtülünmez onlar senden ey
benden daha sıcak şu an veterinerlik fakültesi mi bu ya

kara bağ kurmakla olmuyor ceviz tutmayınca tutmuyor allahu akbar
rap babandır eczane anan bir tabela fikri et yemedikçe eller yazan
kışları kış, elmayı elma, o yeşil gözleri bir kediyi kedi yapan 
oturuyoruz karşılıklı, sonra ayağa kalkıp herkatta bir incil kopyası
(aranan ama asla bulunamayan şu önlüklü baytarlar tarafından)
bakınıyoruz işte gökyüzü mökyüzü, napıcan:
gidip kendine bir çaba toprak atamadıkça
karınlara uzanmakla harita arasında büyük bağlar kurarak
gözlerini yumuk, kalbini ferah tutan ayaklarını sıcak
seslerini ses tellerini sesinin çıktığı ağzını onun
özlemek bizim işimiz
özlemde kalite
özlem geldi
özlem bulunur

bir ırmak
beş harfli
salak salak