Berkay Havuk / 




  I

                                                                                  

OFFBEDÜN, [sız] arşın operatifi sencer, ayna küpürlerini sererek

[ I am severim deposunu devir devir ] --- sinir ajanlarına  


“Loop”  hep aynı göğsü dedim, tek hamlede güneşi yutan göz kapaklarına

YEŞİL ATEŞİNE,  kuşların güldüklerini nereden bileceğim

hafifçe alnımdaki ödeşme yastığına basarak


O.K. Computer

        

           i

        ----                   (SE! A! SE! A!)

  iiiiiiiiiiiiiiiiiiiii

     iiiiiiiiiiiii    


(Küçük ördek uzanmak istiyor)

         


II


YENİBİRHUY getirdim, SUPERHAY’da denedim, 

ama muharebe kuluçka aldı devayı

hareketsizliğe çarpa çarpa

asacaktı elek yaşına

muaşeret dolabında saklanan

ağız pişmanlıklarını

puding kuyularında onardı nefesini

düzlem prenslerine çıkacaktı

konuşmadı benimle 

aybaşı lenslerini gösteriyorlardı birbirlerine    

“Yok ol artık Şerbet City,” dedi biri

sadece bir adrese göre konuşan kabuğu < >


IAMTHEFEEDYOUKNOWWHATIMEAN



III


Direklerini diziyor

Füme emlak santigrat kürküne

Emir kiplerinden gerildiğine ve

İkinci tabağı istemenin asaletli olduğuna

Kablolarını cangıllara yeni bir cins gibi sunmaya


Bir sirenbaştan kaçıyordum,

Sora sora kaçmak da nesiydi?

Detektörlerle kibarzede çıkarmayı mı, DILLIN’ DILLIN’



IV


Söylesene, düğünlere ve cenazelere gidiyor musun hala?

(Herkesin Herkesle Savaşı)


İyi bir anlaşma (biri golf oyuncusu, diğeri pazar)

zevkten köşe vasküler, yüzünü tarif eden FA-U-NA

(m,n,k dişler buluşuyor) ardında

kırıntılar toplayan serçe kasa

kalkıyor alevli çalıdan, 

karakter sınırına yetişecek   [karambol]

matematik bilmeyen horozlarla 



V


Kullanılabilirliği başka bir kurban zamanda?

On kuruşlarla çarpışıyorlardı {böyle böyle ödeniyordu her şey};

orman âleminin seda açabileceğini

echo BOM; 

zayıflama kampından görülecek o asteroidi

o yüksek diyet taşını

define (“BOM, “elma suyu”).